Nusret Mayın Gemisi'nin asıl adı "Nusrat" olup, savaş esnasında bölgeye mayın dökmek amacıyla yapılmıştır. 1913 yılında Osmanlı Donanması'na katılan gemi Almanya üretimidir ve Çanakkale Zaferi'nin sessiz kahramanlarından biridir.

Çanakkale Savaşı sırasında, Nusret Mayın Gemisi'nin 7 Mart 1915 gecesi elinde kalan son 26 mayını denize bırakması, zaferin en büyük sağlayıcı olaylarından biridir. Savaşın başında, Türk askeri boğaza mayınlar döşemişti. Ancak düşman donanması, mayınların yerini ve diziliş şeklini ezberlemişti, bu yüzden hiçbir mayına temas etmeden rahatça ilerliyordu. Bu durumu engellemek için bir hamle yapılması gerekiyordu. Nusret Mayın Gemisi, dar alanlarda çok rahat manevralar yapabilen ve çok az su çektiği için mayınlı bölgelerde rahatça dolaşabilen bir gemiydi. Bu nedenle yanılma hareketini yapabileceği kanaatine varıldı.

6 Mart gecesi, Mayın Grup Komutanı Nazmi Bey, bu iş için görevlendirildi. Görevi; boğazda demirli gemilere geceden yaklaşmak ve gemilerin hareket yoluna paralel şekilde mayınları yerleştirmekti. Eğer yerleştirme sırasında düşman gemileri tarafından fark edilirse, mutlak bir son kaçınılmazdı. Her ihtimale karşı karadaki toplar bu bölgeye doğru yönlendirilerek hazır halde bekletildi. Olası bir tespit durumunda karadan taciz ateşi açılacak ve Nusret'in kaçması için zaman kazandırılacaktı. Dahice bir plan hazırlandı. Daha önce boğazı kesecek şekilde mayın döşenmişti ve düşman gemileri bu mayınların arasından rahatça manevra yapabiliyorlardı. Bu seferki plan, onların hesap etmediği bir biçimde, kıyıya paralel olarak mayın döşenmesiydi.

Nusret'in komutanı Yüzbaşı Hakkı Bey'di. Ancak Yüzbaşı hasta olup yeni kalp krizi geçirmişti. Bütün bunlara rağmen Hakkı Bey görevi üstlendi. Memleketin bütün sorumluluğu ve kaderi onun üstündeydi artık. Bu duygularla 7 Mart akşamı sessizce demir aldı, bütün ışıklarını kapattı, kıvılcım çıkmasın diye kazanını bastırdı. Bu şekilde mayınlı bölgeden geçerek düşman hattına sızmayı başardı. Gemilerin arasından geçerek Akyarlar Koyu kıyılarına varıp hızlı bir şekilde mayınları döşedi ve aynı yoldan sessizce limana döndü. Bu esnada Nusret'in komutanı Yüzbaşı Hakkı Bey'in kalbi bu heyecana dayanamayarak durmuştu. Ömrünün son nefesinde memleketine çok büyük hayrı dokunmuş bir vatan evladı olarak tarih sayfalarında yerini aldı.

Ertesi sabah kıyılarımızda çok heyecanlı bir bekleyiş vardı. Ancak ilk hareket 10 gün sonra başladı ve ikmal için dönen gemiler patlamaya başladı. İlk olarak Bouvet, yaklaşık 650 mürettebatıyla boğazın dibine gömüldü. Ardından Inflexible, Irresistible, Ocean, Golva, Suffren gemileri de mayına çarparak yan yatmaya başladılar. Bunlardan Irresistible ve Ocean tamamen batmış, diğerleri ağır hasar alarak kullanılamaz hale gelmiştir.

Nusret tarihi değiştirmiş, tam da zafere yaklaşmış olan düşman donanmasını 26 mayını ile tarumar etmiştir. Bu olay sonrasında başta İngilizler olmak üzere düşman büyük bir zayiat vererek Çanakkale'den ayrılmıştır. Ancak özellikle İngilizlerin Nusret Mayın Gemisi'ne ve mürettebatına olan nefret ve hayranlıkları hiç bitmemiştir. Hatta üzerine onlarca kitap yazmışlardır. Ama biz, çok şey borçlu olmamıza rağmen Nusret'e sahip çıkamamış, savaş sonrası donanmadan ayırıp özel bir şirket tarafından normal ticaret gemisi olarak çalıştırmışız. 1990 yılına kadar birçok el değiştiren gemi yaşlandığı için sefer kaydı silinmek için müracaat edilmiş, ancak izin çıkmadığı için Mersin Limanı açıklarında batırılmıştır. Yaklaşık 10 yıl su altında kalmış, 1999 yılında nihayet bir grup gönüllü tarafından su üstüne çıkarılmıştır. Tarsus Belediyesi mülk hakkını satın almış, 2003 yılında aslına uygun bir biçimde restore ederek Tarsus Belediye Meydanı'nda sergilemeye başlamıştır. Türk tarihinin sayısız kahramanlarından biri, günümüzde orada hak ettiği yere biraz da olsa gelmiştir. Aslında onun yeri zafere imza attığı Çanakkale Boğazı'dır.